Ukrayna’daki Çernobil nükleer felaket alanında inşa edilen koruyucu kalkan, bu yıl içerisinde gerçekleştirilen bir drone saldırısı sonrası artık radyoaktif atıkları etkili bir şekilde sınırlayamıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından yapılan açıklamaya göre, bu durum, koruyucu yapının “ciddi şekilde hasar görmesi” nedeniyle gerçekleşti.
IAEA, Şubat ayında gerçekleşen saldırının ardından, Çernobil’deki Yeni Güvenli Kapsama (NSC) yapısının “birincil güvenlik işlevlerini kaybettiğini” belirtirken, bu yapı artık radyoaktif maddeleri hapsetme yeteneğine sahip değil.
Ukrayna, 14 Şubat’taki saldırıdan Rusya’yı sorumlu tutuyor, ancak Kremlin bu iddiaları yalanlıyor.
IAEA’ya göre, saldırı NSC’yi vurdu ve yangına neden oldu. Ayrıca, yapının etrafındaki koruyucu kaplamada hasar meydana geldi.
IAEA, bu büyük çelik yapının önemli bir yenileme sürecine ihtiyacı olduğunu vurguladı. 1986’daki felaketin üzerinden neredeyse 40 yıl geçmesine rağmen, bu yapı temizleme operasyonlarının gerçekleştirilmesi ve alanın güvenliğinin sağlanması amacıyla inşa edilmişti.
IAEA Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi, “Çatı üzerinde sınırlı geçici onarımlar yapıldı, ancak zamanında ve kapsamlı bir restorasyon şarttır” dedi.
Grossi, NSC’nin yük taşıma yapılarında veya izleme sistemlerinde kalıcı bir hasar olmadığını da ekledi. IAEA, Çernobil’deki güvenliği sağlamak için gereken tüm desteği sağlamaya devam edeceğini belirtti.
Çernobil, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı sırasında tekrar gündeme gelmişti. Rus güçleri, 2022 yılının Şubat ayında nükleer santrali ele geçirerek burada çalışan personeli rehin almıştı.
NSC, Çernobil’deki hasar görmüş reaktörün üzerini kapatmak için inşa edilen dev bir çelik yapıdır. 2010’da yapımına başlanan bu yapı, 2019’da tamamlanmış olup, 100 yıl dayanacak şekilde tasarlanmıştır.
Projenin maliyeti 2.1 milyar Euro (3.68 milyar dolar) olarak belirlenirken, 45’ten fazla bağışçı ülke ve kuruluştan gelen desteklerle finanse edilmiştir. Çernobil, 1986’da yaşanan patlama ile birlikte geniş bir alana yayılan radyoaktivite ile bilinirken, bu felaketin ardından bölgedeki doğum kusurları ve kanser vakaları hala yüksektir.




