İslamcı aşırıcılar tarafından 18 Kasım 1991’de serbest bırakılan rehine müzakerecisi ve kilise elçisi Terry Waite, yaklaşık beş yıl süren esaretin ardından özgürlüğüne kavuştu.
Canterbury Başpiskoposu’nun özel temsilcisi olarak 1987 yılında Lübnan’a giden Waite, gazeteci John McCarthy’nin serbest bırakılması için müzakerelere başlamıştı.
Lübnan, acımasız bir iç savaşın pençesinde kıvranırken, başkent Beyrut’ta kanunsuzluk ve silahlı çetelerin kol gezmesi, bu görevi son derece tehlikeli hale getiriyordu.
Waite, 1980’lerde Irak gibi siyasi çekişmelerin yaşandığı bölgelerde İngiliz vatandaşlarının kurtarılmasına yardımcı olmasıyla bu görev için uygun bir isim olarak görülüyordu.
Ancak Beyrut’ta, CIA casusu olduğuna dair şüpheler taşıyan aşırıcı silahlı kişiler tarafından rehin alındı.
Serbest bırakıldıktan sonra BBC’ye konuşan Waite, 1763 gün süren esaretinin “korkunç koşullarda” geçtiğini belirtti.
Çoğu zaman yalnız başına hapsedildi, günde 23 saat boyunca bir radyatöre zincirlenerek tutuldu, dövüldü ve sahte infazlara maruz kaldı.
Küçük bir odada, pencerenin önüne kapaklar kapatılarak doğal ışık almaması sağlanarak yerde uyumak zorunda kaldı ve okuyacak kitap ya da kağıt bulamadı.
Waite, “aklını canlı tutarak ve umudu koruyarak” bu zorluğu aştığını, kafasında hikayeler yazdığını ve serbest kalınca bunları kâğıda döktüğünü ifade etti.
Son altı ayında, küçük bir radyo verilmesiyle koşulları biraz iyileşti.
Waite, sonunda 1985’te kaçırılan ABD akademisyeni Thomas Sutherland ile birlikte serbest bırakıldı. Onları rehin alanlar, kendilerini affettiklerini ve rehine almanın hiçbir yararı olmadığını kabul etti.
Waite’in serbest bırakılması haberiyle, ibadet ettiği Londra kilisesinden çanlar çaldı ve Lübnan’daki rehine için düzenlenen nöbetler anıldı.
İngiltere’ye döndükten sonra Waite, dünya genelinde rehine kurtarma konularında çalışan bağımsız bir yardım kuruluşu olan Hostage International’ı kurdu. Aynı zamanda Orta Doğu’daki Hristiyan mülteciler için Lübnan’a birkaç kez geri döndü.




