Formula 1, rekabetlerle dolu bir spor olmasının yanı sıra, takım arkadaşları arasındaki sürekli çekişmenin de sahne aldığı bir platformdur.
McLaren sürücülerinin, 1989 yılında Alain Prost’un Ayrton Senna’yı tartışmalı bir şekilde geçerek birinci ve ikinci sırayı aldığı dönemden sonra, yeniden böyle bir başarıya ulaştığı görülmüyor.
2016 sezonu ise Lewis Hamilton ile Nico Rosberg arasında yaşanan dramatik çatışmayla hafızalarda yer etmiştir.
Bu sezon, McLaren takım arkadaşları Lando Norris ve Avustralyalı Oscar Piastri arasında şampiyonluk mücadelesi yeniden alevlendi.
Ancak bu rekabet, geçmişteki gibi sadece pistte değil, garaj içinde ve medyada da sürüyor. Bu durum, Formula 1 tarihinin en ilgi çekici hikayelerinden birini oluşturuyor.
McLaren, 2024 yılı itibarıyla yarış galibiyetleri için güçlü bir potansiyel taşıdığını gösterdi ve bu iki sürücü, şampiyonluk için yıl boyu sürecek bir rekabetin içine girdi.
Adaletli bir yarış ortamı sağlamak amacıyla McLaren, “papaya kuralları” adı altında yeni ilkeler geliştirdi. Bu, geçmişteki Prost-Senna dönemindeki çatışmaların aksine, daha sağlıklı bir rekabet ortamı yaratmayı hedefliyor.
Ancak, İtalya Grand Prix’sindeki takım emri, bu kuralların ruhunu sorgulattı. Monza’da McLaren, Piastri’ye Norris’e ikinci sırayı vermesini söyledi. Bu karar, Norris’in pit stopundaki sorun nedeniyle alındı.
McLaren, bu müdahaleyi Norris’in haksızlığa uğradığını düşündüğü için yaptı. Piastri, bu durumda şampiyona liderliğini artıracakken, bunun tam tersine, avantajını kaybetti.
Piastri, üçüncü sırada bitirirken, Norris ikinciliği aldı. Sezonun 16. yarışı sonunda Piastri, Norris’in 31 puan önünde lider durumda. Her iki sürücü de alınan kararın doğru olduğunu belirtti.
Piastri, “Başarıyı sadece bu yıl için istemiyoruz. Uzun süre McLaren’dayız ve çevremizdeki insanların korunması önemli,” dedi.
Norris ise, “Takım her şeyin önünde gelir. Bizim için en önemli olan, takım ruhunu korumaktır,” ifadelerini kullandı.
Mercedes takım patronu Toto Wolff, McLaren’in bu politikalarının nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyor. Wolff, takımın bu tür müdahalelerinin gelecekteki durumları nasıl etkileyeceği konusunda endişelerini dile getirdi.
Bir “takım hatası”nın ne olduğunu sorgulayan Wolff, bu durumun ileride başka sorunlar doğurabileceğine dikkat çekti.