Ange Postecoglou’nun görevine son verme isteği duyanlar için yeni bir bahane ortaya çıktı. Tottenham, geçen sezon 17. sırada bitirmenin ardından bu sezon üst üste yedi maçta galip gelemedi.
Europa Ligi? Bu turnuvanın değeri, Spurs dışındaki gözlemcilerin bakış açısıyla sorgulanıyor. Bu durum, Postecoglou’yu yerel ligdeki sıkıntılarla baş başa bırakıyor. Geçtiğimiz sezon Londra’da sakatlıklar baş gösterdiğinde, takımın durumu daha da kötüleşmişti.
Pazar günü Newcastle’a karşı alınan mağlubiyet pek sürpriz olmadı. St James’ Park’ta, fiziksel bir Newcastle takımıyla karşılaşmak, bir takım için kendini bulmanın pek mümkün olduğu bir yer değil.
Forest, bir noktaya kadar dayanmayı başardı ancak kendisiyle savaşan bir görüntü sergilemedi. 52,000 Geordie, Joelinton’un başarılı bir müdahalesini, Dünya Kupası’nı kazanan bir gol gibi kutlarken, bu önemli bir öz güven kaybıydı.
Postecoglou, basın toplantısında “Görevden alınacak mısın?” şeklindeki sorulara yanıt vererek, daha büyük bir resme odaklandı ve birkaç kez Forest’ı “düzeltme” konusuna değindi.
Forest taraftarları, “Geçen sezon Şampiyonlar Ligi’ne 90 dakika mesafede değimiydik?” diye düşünmeden edemiyor.
Bu hafta uluslararası aranın, Forest’ın kadrosunun yarısı için bir nefes alma fırsatı sunduğu söylenebilir; zira 12 oyuncu milli takımları için farklı ülkelere gidecek. Bu durum, Postecoglou’nun antrenman sahasında fikirlerini uygulaması için pek uygun değil.
Durum, tamamen kulüp sahibi Evangelos Marinakis’in sabrına bağlı. Marinakis, Forest ve Olympiakos’taki yönetim tarzıyla, bir Doberman’ın çiğ etle buluşma sabırsızlığını sergiliyor.
Pazar günü karşılaşılan rakip dugout’unda, bir yöneticinin bir aydan fazla bir sürede kursunu değiştirmesi gerektiğine dair bir örnek vardı. Eddie Howe, Newcastle’da göreve başladığında ilk dokuz maçında sadece bir galibiyet almıştı.
Newcastle sahipleri sabırlı davrandı ve bu sabırları karşılığını buldu.
Postecoglou’nun en büyük umudu, Marinakis’in Pazar günü kendisini yenen yöneticiyi dikkate almasıdır.
2026’dan itibaren sezonun ikinci ara dönemi olmayacak; Ekim ayındaki uluslararası pencere, Eylül ile birleştirilecek. Ancak bu, daha az maç anlamına gelmiyor, sadece daha az seyahat demek.
Futbolcuların aşırı yüklenmesi konusu, FIFPro tarafından yapılan bir araştırma ile gündeme geldi. Geçen sezon, Luka Modric gibi dört yıldız, kulüp ve milli takımları için 70’ten fazla maça çıktı.
Postecoglou, “Yılda 50-55 maçlık bir yükü kaldırabilirsiniz, ancak oyunculara her yıl en az bir ay tatil vermeniz lazım,” diyerek durumu özetledi.
Bu yıl, Chelsea gibi sakatlıklarla boğuşan kulüplerin durumunu göz önünde bulundurursak, tatil verilmeyen bir takvim ile oyuncuların sağlığı riske atılıyor.
Sonuç olarak, kulüpler bu durumu çok da dert etmiyor gibi görünüyor. Takvimde bir boşluk belirdiğinde, bunu fırsata çeviriyorlar. Atletico Madrid ve Inter Milan, Libya’da bir dostluk maçı yapacak.
Bu döngü, daha fazlasını hedefleyen bir yönetim odasında doğdu. Ancak, “azın daha fazla olduğunu” kimse anlamıyor gibi görünüyor.