Geçtiğimiz hafta, Salt Lake City’den Amsterdam’a giden bir Delta uçuşunda, uçağın şiddetli bir şekilde sarsılmaya başlaması bazı yolcuların korkmasına neden oldu. Uçak, yoğun türbülansa girdi ve yolcular tavana fırladı, yemek servis arabaları ise kabin içinde savruldu.
Bir yolcu, bu durumu bir deprem gibi hissettiğini belirtti. Uçak, Minneapolis’e acil iniş yapmak zorunda kaldı ve burada 25 kişi hastaneye kaldırıldı.
Bu olay, yaralanmalara, hastaneye kaldırmalara ve hatta bir ölümle sonuçlanan son dönem türbülans olaylarının en yenisi oldu. Geçen yıl, Londra’dan Singapur’a giden bir uçakta 73 yaşındaki bir adam, şiddetli türbülans sırasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti.
Türbülans, atmosferdeki bozulmalar nedeniyle oluşur ve pilotlar için en öngörülemez hava olaylarından biridir. Hava, bir nehirde akıntı gibi hareket eder; engellerle karşılaştığında ise türbülans oluşur.
ABD’de yalnızca 2009 ile 2024 yılları arasında türbülans nedeniyle 200’den fazla ciddi yaralanma yaşandı. İyi haber ise, ölümlerin oldukça nadir olması ve emniyet kemerinin çoğu durumda ciddi yaralanmaları önlemesidir.
Ancak kötü haber, türbülansın artış göstermesi ve iklim değişikliği nedeniyle daha da kötüleşmesidir. Yolcular, en çalkantılı uçuşları hangi güzergahlarda yaşayacaklarını merak ediyor.
Turbli isimli türbülans tahmin sitesi, 10.000’den fazla uçuş rotasını analiz ederek, dünyanın en türbülanslı güzergahlarını sıraladı. Bu araştırmanın amacı, türbülansın kaotik olmasına rağmen bazı desenler izlediğini göstermek.
Arjantin’deki Mendoza ile Şili’nin Santiago şehri arasındaki 120 millik rota, And Dağları’nın muhteşem manzaraları eşliğinde en türbülanslı rota olarak belirlenmiştir. Dağlık alanlar, havanın akışını değiştiren büyük engellerdir ve bu türbülansı artırabilir.
Uzmanlar, uçuşların büyük kısmının dağlık bölgelerde, özellikle de Rocky Dağları ve Alp Dağları üzerinde yoğunlaştığını belirtiyor. Pilotlar, dağların üzerinde ek bir dikkat göstermeleri gerektiğinin farkındalar, ancak türbülansın ne zaman ortaya çıkacağını her zaman tahmin edemiyorlar.
Son araştırmalara göre, iklim değişikliği nedeniyle türbülansın etkileri artmakta. İklim değişikliği, üst atmosferdeki sıcaklık farklarını artırarak daha değişken rüzgar hızlarına yol açmakta ve bu durum türbülansları artırmaktadır.
Uçaklar, fırtınaları tespit etmek için sürekli olarak radar ve yer tabanlı ekipman kullanarak tarama yapmaktadır. Ancak, tahminlerin her zaman yeterince hassas olmadığı durumlar da mevcuttur. Uçakların fırtınaların arasında kalma riski, özellikle birden fazla fırtınanın oluştuğu durumlarda artmaktadır.
Uzmanlar, uçmanın hala en güvenli ulaşım şekli olduğunu vurguluyor. Uçaklar, şiddetli türbülansa dayanacak şekilde tasarlanmıştır ve emniyet kemeri takmanın yaralanmaları önlemenin en iyi yolu olduğu belirtiliyor.
İklim değişikliği nedeniyle türbülansın etkilerinin artması bekleniyor. Araştırmalar, uçuşlarda yaşanan türbülans olaylarının artış gösterdiğini ve gelecekte daha da artacağı öngörülmektedir.