Donald Trump’ın ilk ticaret savaşının üzerinden henüz bir yıl geçmişken, Çin lideri Xi Jinping, ülkenin güneydoğusundaki Ganzhou şehrindeki sıradan bir fabrikayı ziyaret etti. 2019 yılında sergi salonunu gezen Xi, sıradan gri metal blokları inceledi ve Komünist Parti yetkililerine, “Nadir topraklar, hayati bir stratejik kaynaktır.” dedi.
Altı yıl sonra, Çin’in nadir topraklar tedarik zincirindeki hakimiyeti, ABD ile yeniden başlayan ticaret savaşında en güçlü silahlarından biri haline geldi. İphone’dan elektrikli araçlara kadar birçok teknolojinin temel bileşenlerini oluşturan bu mineraller, geleceği şekillendirecek gelişmiş teknolojiler için kritik öneme sahiptir.
Çin, dünya çapında çıkarılan nadir toprakların yüzde 61’ini, işleme aşamasında ise yüzde 92’sini kontrol etmektedir. 4 Nisan’da, Trump’ın Çin mallarına uyguladığı yüzde 34’lük “karşılıklı” tarife sonrasında, Çin hükümeti yedi tür nadir toprak mineraline ihracat kısıtlaması getirdi. Bu yeni kurallar, şirketlerin bu minerallerin ihracı için devlet izni almasını zorunlu kılıyor.
Bu durum, özellikle F-35 savaş uçakları ve nükleer denizaltılar gibi yüksek değerli silahların üretiminde kullanılan nadir topraklardan elde edilen mıknatısların tedarikinde önemli bir kesinti yaratıyor. Çin’in ihracat kontrolü, dünya genelindeki şirketler için büyük zorluklar oluşturdu. ABD ve Avrupa’dan birçok firma, bu durum karşısında belirsizlik yaşıyor ve gerekli izinleri almak için yetkililerle iletişime geçiyor.
Çin’in bu stratejik hamlesi, uluslararası tedarik zincirlerinde derin etkiler yaratırken, ABD de kendi nadir toprak tedarik zincirini geliştirmek için çaba sarf ediyor. ABD Savunma Bakanlığı, yerli nadir toprak elementleri tedarik zincirleri oluşturmak için 439 milyon dolardan fazla destek sağladı. Bununla birlikte, bazı Amerikan şirketleri, Çin’in ihracat kontrolünü, iç üretimi hızlandırmak için bir fırsat olarak görüyor ve alternatif tedarik yolları arıyor.