Birleşmiş Milletler, İran’ın nükleer programı nedeniyle yeniden yaptırım uygulamaya başladı. Bu durum, İran halkının temel gıda maddelerine ulaşabilmesini zorlaştırırken, geleceğe dair kaygıları da artırıyor.
Yaptırımlar, İran’ın yurtdışındaki varlıklarını donduracak, Tahran ile silah anlaşmalarını durduracak ve İran’ın balistik füze programının herhangi bir gelişimini cezalandıracak. Bu önlemler, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın “snapback” mekanizması aracılığıyla hayata geçirildi.
İran’ın rial para birimi tarihi düşük seviyelerde seyrediyor, bu da gıda fiyatlarının artmasına sebep oluyor. Özellikle et, pirinç gibi temel gıda maddeleri artık birçok aile için erişilmez hale gelmiş durumda.
Halk, İran ile İsrail arasındaki yeni bir çatışma olasılığı ve bunun ABD’yi de kapsayıp kapsamayacağı konusunda endişeli. Ayrıca, insan hakları aktivistleri, ülkede artan bir baskı dalgasından korkuyor.
Bir baba, “Ekonomik zorluklarla dolu bir hayat yaşıyoruz ve her yıl bir öncekinden daha kötü” diyerek, mevcut durumun 1980’lerdeki İran-Irak savaşından daha zor olduğunu belirtti.
Yaptırımlar yeniden devreye girdi
Yaptırımlar, BM Güvenlik Konseyi’nde veto edilmesi zor olan bir mekanizma ile hayata geçirildi. Fransız, Alman ve İngiliz yetkililer, İran’ın nükleer programını daha fazla kısıtlaması nedeniyle bu adımı attı.
İran, nükleer tesislerinin denetlenmesine izin vermemekte ısrarcı. Ancak bu durum, ülkenin nükleer silah geliştirme kapasitesini artırabileceği endişelerini doğuruyor.
Yüksek enflasyon oranları, temel gıda maddelerinin fiyatlarını artırarak halkın geçim şartlarını daha da zorlaştırıyor. Yıllık enflasyon, %34.5 seviyesine ulaşırken, bazı gıda maddelerinin fiyatları %50’ye varan oranlarda artış gösterdi.
Bir annenin ifadesiyle, “Her gün yeni fiyat artışları görüyorum ve çocuklarımın temel ihtiyaçlarını karşılamaktan başka bir seçenek bulamıyorum.”
Sonuç olarak, İran’da artan ekonomik zorluklar, savaş korkusu ve insan hakları ihlalleri, halkın psikolojik sağlığını da olumsuz etkiliyor.