Ülke genelinde patologlar, hasta gruplarının hayati tehlike arz eden ilaç reaksiyonlarına karşı savunmasız olup olmadıklarını belirlemek amacıyla kan testlerine daha iyi erişim sağlanması çağrısında bulunuyor.
Kanser hastası Jennifer Kohne, bağırsak kanseri tedavisi sırasında kemoterapi ilaçlarını doğru bir şekilde metabolize edemedi.
Bu ilaçlar, vücudunu toksik bir aşırı yüklemeye soktu.
Kohne, “Şiddetli karın ağrısı yaşamaya başladım, ishal çok kötüydü, bulantım oldukça arttı,” dedi.
Bir DPYD testi, onun yaygın kemoterapi ilacı Capecitabine’a karşı kötü bir tepki vermesine neden olan genetik bir varyant taşıdığını ortaya çıkardı.
Tıbbi Onkolog Dr. Cassandra White, Kohne’nin kemoterapiye kötü tepki veren tek hasta olmadığını belirtti.
“Kemoterapi ile ilgili yan etkilerden dolayı hastaların yüzde birinin kanserle ilgili olmayan nedenlerden dolayı öldüğünü biliyoruz,” diye ekledi.
Royal College of Pathologists, hayati tehlike arz eden ilaç reaksiyonlarına karşı savunmasız hastaları belirlemek için gerekli olan farmakogenomik testlerin daha iyi finanse edilmesi çağrısında bulunuyor.
Kolej, kemoterapi ve anti-nöbet ilaçları için iki genetik testin geri ödemesi için Tıbbi Fayda Danışma Komitesi’ne iki başvuru yaptı.
RCPA’nın Farmakogenomik Danışma Komitesi’nden Profesör Luke Hesson, hastaların hastaneye yatmasını önleyen testlerin ekonomik açıdan da mantıklı olduğunu ifade etti.
“Bu testlerin maliyeti yaklaşık 80 ile 200 dolar arasında değişiyor; bu yan etkiler nedeniyle hastaneye yatış ise on binlerce dolara mal olabiliyor,” dedi.
“160 dolarlık bir test ile en az 30,000 dolarlık bir hastane masrafı arasında belirgin bir maliyet avantajı var.”
RCPA, farmakogenomik testlerin uygulanabileceği 35 ilacı listeledi. Bu ilaçlar arasında yaygın antidepresanlar ve ağrı kesiciler de bulunuyor.
Uzmanlar, toplumda dolaşan insanların bu varyantlardan birine sahip olabileceğinden habersiz olabileceğini vurguladı.
Önleyici testlerin, uluslararası düzenleyici kurumlar tarafından 35 ilaçtan 12’si için önerildiği belirtiliyor.
